Bilimsel Makaleler

“Siyasal Suç Üzerine Bir İnceleme” (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası), 2000.

Siyasal suç kavramının içeriği, öğretide eskiden beri süregelen tartışmalara konu olmuş ancak siyasal suçun tam olarak neyi ifade ettiği konusunda bir fikir birliğine ulaşılamamıştır. Bu konuda, karşılaştırmalı hukuk sistemlerinde, öğreti ve yasaların yanı sıra, uluslararası andlaşmalarda da yeknesak bir tutum benimsenememiş ve konuya bir açıklık getirilmesi, bir çok ülkede öğreti ile içtihadi gelişime bırakılmıştır. İşte bu çalışmada hem öğreti hem de yargı kararları ile siyasal suçtan ne anlaşılması gerektiği açıklanmaya

Devamını okuyun »

“İnternet’in Ortaya Çıkardığı Hukukî Sorunlara Bir Ceza Hukuku Yaklaşımı” (Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Prof. Dr. Yılmaz Altuğ’a Armağan), 2001.

İnternet, olağanüstü bir iletişim aracı olarak insanlığa sayısız olanak sağlamakla birlikte, bir dizi hukuki sorunu da beraberinde getirmiştir. İnternet’le birlikte gündeme gelen hukuki sorunlar pek çok farklı hukuk dalında etkisini göstermekle birlikte; kanımızca bu sorunlar ve çözüm önerileri konusunda en yoğun tartışmaların yaşandığı ve dolayısıyla en özellikli hukuk dalını ceza hukuku oluşturmaktadır. Bu çalışmada da İnternet’in günümüz dünyasında ortaya çıkardığı sorunlara ceza hukuku perspektifinden yaklaşılarak birtakım çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.

Devamını okuyun »

“New Perspectives on Computer Forensics”, (Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni- Prof Dr. Gülören Tekinalp’e Armağan), 2003.

Çok yakın tarihte, dijitalleşme süreci ile kriminal aktivitiler arasında yakın bir ilişki olduğu keşfedilmiştir. Gerçekten de geleneksel veya yeni suçların bilgisayar vasıtasıyla işlenmesi ile gündeme gelen bu ilişki; “bilgisayar suçları” ya da “bilgisayar ile bağlantılı suçlar” olarak adlandırılmıştır. Bununla birlikte, bilgisayar teknolojisi, her ne kadar yeni suçlara kapı aralasa da işlenen bir suç ile ilgili delil elde etme yöntemlerine de çeşitlilik kazandırarak söz konusu suçların takibine de hizmet etmektedir. Bu

Devamını okuyun »

“İnternet Gazeteciliğinin İletişim Ceza Hukuku Yönünden Ortaya Çıkardığı Bazı Hukuksal Sorunların Değerlendirilmesi” (Prof. Dr. Hüseyin Hatemi’ye Armağan), 2009.

İnternet gazeteciliği yeni ve farklı bir gazetecilik türü olarak, elektronik yayıncılığın özgün bir boyutunu ifade etmektedir. Türk hukukunda internet yayıncılığı konusu, bu yayıncılık şeklinin kendine özgü karakteri, tekniği ve işlevleri göz önünde bulundurulmak suretiyle, 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile bir ölçüde düzenlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada, internet gazeteciliği ile ortaya çıkan ve iletişim ceza hukuku yönünden öncelik taşıyan

Devamını okuyun »

“Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezalarının İnfazı Rejimi Yönünden “Tecrit” İddialarının Değerlendirilmesi” (Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi), 2010.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Türkiye’nin gündemine gelmesi, ölüm cezasının kaldırılmasına ilişkin yaşanan süreç ile yakından ilişkilidir, zira ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, bu süreçte ölüm cezasının yerine ikame edilen temel yaptırım şekli olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının pratikte sıklıkla “tecrit” şeklinde uygulandığı iddialarına ilişkin hapis cezasının amacı, gelişimi ve günümüz ceza reformu karşısındaki durumu göz önüne alınarak bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır.

Devamını okuyun »

“Türk Hukukunda Doğal Afetlerden Kaynaklanan Ceza Sorumluluğu Üzerine Notlar” (Prof. Dr. Köksal Bayraktar’a Armağan, Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi), 2010.

Doğal afetler, meydana gelmelerinin ardından pek çok kez binlerce insanı yaşamdan kopartmakta, yaralanmalarına sebep olmakta ya da malvarlıkları üzerinde ciddi kayıplar yaşamalarına neden olmaktadır. Pek tabii, bir doğal afetten bir veya birden fazla kişinin sorumlu tutulması mümkün olmamakla birlikte, doğal afetler sonucu meydana gelen ölüm, yaralanma ya da diğer suçların çoğu zaman bir veya birden kişinin ihmalinden kaynaklandığı, gerekli ve dikkat özen gösterilmiş olsaydı söz konusu kayıpların hiç yaşanmayacağı ileri

Devamını okuyun »

“Gümrük İşlemlerine Tabi Tutmadan Ülkeye Eşya Sokma Suçu Üzerine Bir İnceleme”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sa.: 121, Kasım-Aralık, 2015.

Devletin, dış ticaret ve iç pazarda uygulamaya çalıştığı ekonomi politikalarını korumaya yönelik geliştirdiği suç siyasetinin önemli araçlarından biri de kuşkusuz Kaçakçılıkla Mücadele Kanunudur. Bu amaçla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanuna uyum çalışmaları sırasında 2007 tarihli 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlüğe girmiş; ancak söz konusu Kanun, 6455 ve 6545 sayılı Kanunlarla önemli değişikliklere uğramıştır. Bu kapsamda Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3. maddesinde yer alan kabahatler ayrı bir kanunun – 4458 s.

Devamını okuyun »

“Sporda Şiddete Neden Olabilecek Açıklamalarda Bulunma Kabahati Üzerine Bir İnceleme (6222 S. K. M. 22)”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Nisan, 2016.

Sporda şiddeti teşvik edecek şekilde açıklamalarda bulunma kabahati, 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6222 sayılı Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun 22. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddenin ilk fıkrasında sporda şiddete neden olabilecek açıklamaların basın yoluyla işlenmesi halinde fail hakkında beşbin Türk lirasından ellibin Türk lirasına kadar idari para cezasına hükmedileceği öngörülmüştür. Bunun yanı sıra maddenin lafzında söz konusu açıklamaların basın ve yayın yoluyla yapılması gerektiği ifade edilmiş, böylece toplumun hemen

Devamını okuyun »

“Yargıtay Kararları Işığında 3628 Sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nda Düzenlenen Suç Tipleri”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt: 23, Sa: 3, 2017.

Tarihin en eski çağlarından günümüze kadar yolsuzluk sorunu, demokratik rejimleri tehdit eden, gelir dağılımını bozan hatta ekonomik düzeni kökünden sarsan bir olgudur. Bundan dolayı, yolsuzluğun önlenmesi hem devletin bürokrasisinin ve adaletinin düzgün biçimde işleyebilmesi hem de sosyal adalet ve eşitlik ilkelerinin sağlanması açısından son derece önemlidir. Türk hukukunda da yolsuzluk ve rüşvetle mücadele edebilmek adına 1990 tarihli 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu kabul edilmiş; söz

Devamını okuyun »

“Bilgisayarlarda, Bilgisayar Programlarında ve Kütüklerinde Arama, Kopyalama ve Elkoyma Tedbiri Üzerine Bir İnceleme”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:14, Sa.: 2, 2017.

Gelişen teknoloji ile birlikte bilgisayar kullanımının hızla artması ve hayatımızın her alanına dâhil olması, toplumsal düzeni korumaya yönelik adımlar atmakla görevli devletlerin, bu yeni teknoloji karşısında birtakım düzenlemeler yapmasını zorunlu kılmıştır. Bunun sonucunda birçok devlet, mevzuatında bilgisayar kullanılarak işlenebilen suçlara yer verdiği gibi ceza yargılaması da hem bilgisayar ile işlenen suçlara ilişkin delil elde edebilmek hem de diğer suçlarla etkin mücadele edebilmek adına bu sürece kayıtsız kalamamış ve gerek bilgisayar

Devamını okuyun »

“Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında İdari Yargının Görev Alanının Belirlenmesine İlişkin Bir İnceleme”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sa.: 144, 2019.

Anayasamızda idarenin sorumluluğu açıkça hüküm altına alınmış olmasına rağmen, söz konusu denetimin nasıl yapılacağı veya ayrı bir yargı düzenine tabi olup olmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Türk hukukunda kabul gören yargı ayrılığı sistemine göre; idarenin yargısal denetimi bu alanda uzmanlaşmış farklı bir yargı düzeni (idari yargı) tarafından yapılarak sorumluluğu belirlenmeye çalışılmaktadır. Ancak idarenin kimi eylem ve işlemlerinin yargısal denetimi, kanun koyucunun açık düzenlemesi sonucu adli yargıya tâbi kılınabilir. Her

Devamını okuyun »

“Yalan Tanıklık Suçu (TCK m. 272)”, Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.XVII 2020/Özel Sayı.

Hâkimin/mahkemenin kararının oluşmasına etki eden delillerin başında tanığın beyanı gelmektedir. Maddi gerçeğin ortaya çıkarılması noktasında başvurulan tanık beyanının doğru olması hem hükmün sağlıklı olması hem de adaletin sağlanmasında oldukça önemlidir. Kanun koyucu da, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 272. maddesinde – tıpkı 765 sayılı mülga Türk Ceza Kanunu’nda olduğu gibi – kişinin mahkeme huzurunda yalan tanıklık yapmasını suç olarak düzenlemiştir. Hatta söz konusu maddenin ilk fıkrasında; “Hukuka aykırı bir fiil

Devamını okuyun »

“Tefecilik Suçunda Ödünç Para Alan Kişinin Hukuki Konumu: Pasif Fail”, Hukuk ve Adalet Eleştirel Hukuk Dergisi Yıl : 2023 Cilt : 15 Sayı : 34

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 241. maddesinin 1. fıkrasında “Kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para veren kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” 2 şeklinde hüküm altına alınan tefecilik suçu; anılan Kanun’un “Özel Hükümler” başlıklı ikinci kitabının, “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmında (‘Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar’ başlıklı dokuzuncu bölümde) düzenlenmiştir. Tatbikatta ve doktrinde neredeyse suç

Devamını okuyun »

“Sahte Belge Düzenleme ve Sahte Belge Kullanma Suçları Bakımından Takvim Yılı Sorunsalına İlişkin Kısa Bir Değerlendirme”, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a Armağan, 2021.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “kaçakçılık suçları ve cezaları” başlıklı 359. maddesinde hüküm altına alınan sahte belge düzenleme ve sahte bel- ge kullanma suçları uygulamada suçun özel görünüş biçimlerinden içtima bakımından sıklıkla tartışmalara neden olmaktadır. Bu kapsamda mahiyet- leri gereği uzmanlık gerektiren söz konusu suç tipleri, her takvim yılı ba- kımından yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı bir suç olarak kabul edilmekte ve işbu kabul ile birlikte her takvim yılı adeta bir

Devamını okuyun »

“Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma Suçu Bakımından Gerçek İçtima ve Fikri İçtima Kurallarının Değerlendirilmesi”, TBB Dergisi 2021 (157).

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesinde hüküm altına alınan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, doktrinde ve yargı kararlarında ekseriyetle “genel ve tamamlayıcı” bir suç tipi olarak kabul edilmektedir. Buna göre söz konusu suçu oluşturan eylemler, aynı zamanda başkaca bir suçu da oluşturuyorsa öncelikle ilgili suç kapsamında değerlendirme yapılacak ve fail hakkında ayrıca kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan hüküm tesis edilmeyecektir. Tatbikatta işbu ön kabul, daima hakkaniyetli ve

Devamını okuyun »